Thursday, December 18, 2008

knitting trips

you always get worried of
me, meeting someone new coming by,
so the train rails melt in time.

i might be late sometime,
but i won't go away.

Sunday, December 14, 2008

city limits&dreams

araba sürmeyi bilsem, şu an binip, her seferinde ne kadar güzel olduğunu kısa aralıklarla unutup tekrardan en sevdiğim şarkılarını dinlemeye başlamamla tüm parçalarını yeniden saatlerce tekrara aldığım radio dept. ile paris sokaklarının yağmurunda kaya kaya 24 24 24 diye ritim tutup gülerdim herhalde. çünkü gerçekten, ciddi olmak gerek.. 24.. çok büyük. artık gerçekten "yaş-lan-mak" bu. evlilik, çocuklar, sabit bir ev.. ve tüm bunlara pek uzak ben.. neden? çünkü evet.. hayallerim var..

Tuesday, December 09, 2008

pluies de paris

Wednesday, November 19, 2008

karsız kars

hayır, ne dize kadar beyaz, ne parmakları donduracak kadar ayaz..
alabildiğine uzanan duruluğunu ve yeniden kendime dönebilmiş olmayı sevdim orada.
bir de dünyaya şimdiden kırışık yüzlerle bakan tüm o güzel çocukları..

Wednesday, September 03, 2008

my new swedish electronic duo says:

"nights are really long there and i know that we belong there
yeah but nights are really long there
and i know that i belong there with you"

Monday, September 01, 2008

Friday, August 01, 2008

Wednesday, June 18, 2008

retro verso

i wonder why
just being good
isn't enough to work things out.

i have castles
i have towers
i have cities
now
to hide behind

and not to think about.

Saturday, June 14, 2008

i love paris..

i really do

Monday, May 19, 2008

air bleed

Tout air est unique. Même si on retrouve environ 78% de diazote en volume, environ 21% de dioxygène en volume et environ 1% de gaz comme les gaz rares (principalement de l’argon), dioxyde de carbone et de la vapeur d’eau, sous chaque altitude nous avons le sentiment de respirer quelque chose de différent. On appelle cette effet qui est crée à partir du mélange des lueurs de soleil et des souffrances de l’âme: “la part des sentiments sous les différents nuages”. L’air d’où provient l’énergie envahit l’âme et le soleil a une influence majestueuse sur l’histoire de chaque personne.

Chaque lueur de soleil tombe différemment sur chaque angle de la terre créant la lumière et les ombres sur les arbres, les routes, les bâtiments, les voitures et les êtres amoureux et douloureux. Certains contemplent le monde derrière les barreaux ou s’émerveillent de la grandeur qui les couvre du haut, d’autres varient leurs points de vue et essaient d’atteindre les nuages en se rapprochant de chaque pas vers le ciel. Mais il y a de rares personnes qui ferment les yeux et imaginent que sous un toit d’ozone, le ciel peut paraître claire et sombre à la fois, dépendant de soi. C’est aussi simple que la fluidité de l’eau qu’on voit à travers les ténèbres. Comme des gens en masse sans pareil, reste comme trace l’humidité, réunit en goutes.

Les distances se rapprochent sous les nuages, laissant place aux contes racontés à travers les images spontanées ou construites, mais qui a toujours comme objet « s’envoler » dans l’imaginaire. Des petits indices de tous les jours indiquent le sens de la vie et forment la mémoire d’où l’air de rien, on récolte les souvenirs et on offre au monde en forme de films et d’illusions pour pouvoir signer ses rêves sous l’atmosphère.


Wednesday, March 19, 2008

the story of share secrets, hide your feelings

aklımda bir an var, kar yağıyor, oysa çok uzun zaman oldu kar görmeyeli, kara dokunmayıp o günkü gibi yağan ilk kar tanelerini elimden düşürmeyeli. gökyüzü pembe, ankara, çok iyi tanışıklığımızın olduğu o dev bina ve kestane şekeri büyüsü ile cadı hikayelerimiz.. üzerimde kırmızı pardesü, saçlarım açık ve kıvrılmış, tek başına yürüdüğüm bir kalabalık var ve bir ses.. arkamda beliren sen silueti ile dolan gözlerim. çünkü o güne kadar kurduğum her bir şeyin en büyük hayal kırıklığı günü o gün. bir düşün, bir düşün deyip, bazı bir çok şeyin samimiyetine tekrardan inanmak için kendimi zorladığım gün.

ve bugün.
belki yaşamımızın o sahil günü sonrası gibi değerlendireceğimiz tüm zamanların toplamı.

evet doğuştan aklıma yazılan değerlerin hepsinin farkına vararak yaşamanın mutluluğunu her zaman hissettim. bir de zamanla oluşup o değerlerin yanına alabileceklerim vardı ve belki de buna en saf biçimde inandım. inandığım, karşılıklsız bir çok şeyin mümkün olabileceğiydi. çünkü bilirsin, ne kadar sabırlıyımdır. o kadar ki bu bazen içten içe sadece beni yer ama kimsenin ruh üşümesine neden olmaz, sadece ben üşürüm, aklım karıncalanır ve sonunda da unutur giderim. hiç bir şeyi hatırlamam taa ki birçok şey bana sürekli hatırlatılana kadar her defasında. işte bu zaman, değerlendirmeye itilirim, istemesem de. çünkü unutup yorumlamaya kalkmadığım her şeyi yüzüme çarptıran bir pencere kenarına itilirim. şimdi hala bocalamaktayım, çünkü sonucu beni oldukça acıtıyor, seni büyütmenin, birlikte büyürken şu an farkettiğim, aslında galiba, bir değer atfetme olduğunu görüyorum. hem mutluyum , hem mutsuz, çünkü ancak böylesine değerler değişebilir işte! benim okuduğum bu.. bildiğim de.

Friday, March 14, 2008

closer


winter, just being over

Sunday, February 17, 2008

at the beginning, by the end

it's only the photos you get of my life
and nothing more
scotched to the screen, your books and wall.
all i know best is to disappear
then reappear
on some road

the air i breathe
and clouds i walk
still to you
an escape shot.

i'm being old
we need to talk

Friday, January 25, 2008

the yellowafternoon

Wednesday, January 23, 2008

*


Monday, January 21, 2008

musicallings

müzik sesi hafiften başlar, dünün getirdiği tüm birikintilerle bütün olmuş yamalı insanlarla doludur sokaklar. içime çektiğim hava beni ne de olsa biraz buralı yapar, oysa neredeysem bir bakışlarım değişmez, geri gelmeyeceğini bilsem de bütün dünyamı canlandırabilirim gözüme inen muzikbaşlarbaşlamazkenarlarakıvrılarakbirtekbenimdünyamaaralananperdede.