saat dört suları öğleden sonrasıydı ve güneş en ince ışınlarına kadar sokakta arta kalan yağmur suyu
birikintilerini parlatıyordu. uzun zamandır o vakitlerdeki şehir boşluğunu ve yapacak çok şey var, ama ben en güzeli size geleceğim mutluluğunu yaşamıyordum. hayır size de gelmeyecektim ama şehir boştu ama o sankiyi hissetmek öylesine hoştu... fakat size giden yokuşu geride bırakalı epey olmuştu ve üstelik görüşmüyorduk ve geçen senenin tüm cep telefonuyla fotoğraflarımızı çekerek saatlerce gülmenin anlamı donmuştu. içime bütün güzel havaları doldurarak normal giden hayatımın akşam karanlığına büründürmek istedimse de, akciğerlerim beni ertesi günümü yatağa ve sanat tarihi kitaplarına bağlayacak bir öksürükle dolmuştu. elini tutmayı hayal ettim sadece ve arasında elimi dolandırdığım saçlarını. ne güzeldi. bir zamanlar her şey çok güzeldi.