Wednesday, December 02, 2009

aralik.. bugun itibariyle paris pek soguk.

normalde bu günlerde, çok çok önce, kar yagmasina tam 10 gun kalirdi.
bakalim bu kisacik sürede, yapmam gereken listelerimdekilerin üzerini çizip kagitlarini geri dönüsüm çöpüne atabilecek miyim? yoksa, uyku çok tatli gelip, ugc illimité karti ile filmlerden filmlere girip bir de üstüne pompidou grevinden dolayi, iyice eve mi yerlesecegim.. okudugum tek kitap, metroda giderkenki mitolojik günah keçilerini anlatan bölümler mi olacak? yoksa tüm bu oyalanmalardan çikip, yazilarimi kagitlara dökecek miyim? 25 yasina tüm bunlari bitirmis olarak girecek miyim?.. hmm?

Friday, November 27, 2009

..














it's never what you are,
but who you wanna be
it's never when it's near,
but always far away and complicated
it's never where you are,
but where you're looking at
that keeps you going
without stoping by.

Tuesday, September 01, 2009

Thursday, August 27, 2009

pieces of côte d'azur



Wednesday, August 26, 2009

normandie
















big thoughts are hiding in the sky
when your are "sur la plage"
nothing matters anymore
you don't want to come back
to the reality and everything hurts
even more.


Monday, August 24, 2009

kisses&summer'ies

Sunday, August 16, 2009

morning eyes, no suprise

Tuesday, June 09, 2009

poppolling round

poppolling round from zgizemk on Vimeo.

Friday, February 20, 2009

lost human beings&the indian strings

brüksel-paris tren yolculuklarımın 1 saat 20 dakikalık mesafelerine ara verip otobüslerin saat eklentilerine katlanmayı seçtiğim günlerde, şaşılacak derece bir curcuna ortamının karanlık atmosferinde yol alırken okuduğum kuantum kitaplarımın içindeki bir oradalık, bir buradalık mikro fiziğinin büyüsünden başımı kaldırdığımda tanıştım onunla. bir gün, bir mochican'a, her ne kadar tek bir kızıldereli boyu söz konusu edilse de, "biliyor musun aslında sizin atalar türkmüş" demek isteğimin üzerinden çok geçmemişken, işte o karşımdaydı. 13 sayısının gizeminden, ispanyol katliamına, klan şefinin "uk" seslerinden, onu negatifliklerden koruyan dövmelerine kadar herşeyi sorduktan sonra yaşamı onlar kadar sevemediğimizi düşündüm. onların baktıkları tek şey gökyüzü, arzuladıkları şey biraz hava, biraz su, biraz toprak iken bitmeyen ihtiyaçlarımızla biz, içinde boğulduğumuz kaybetme korkularıyla boğuşmakta değil miyiz her sabah kalktığımızda?

Friday, February 06, 2009

401, 5e étage






























































































































what's like to be here..

Friday, January 23, 2009

next dream..



















begins with this picture..


Thursday, January 08, 2009

parti pour la vie..

paris pek soğuk! eskiye ait ne varsa, kışın burada yağan ilk karının altında erittim. tüm yüzler, tüm hisler, tüm o çok sevdiğim kelime gibi "reminisce"ler silindi. şimdi herşeyi baştan yaratma zamanı. hadi bakalım!