ne kadar içime attiysam da, bir gun tum kizginliklarimi disa vuracak bir yuze ihtiyacim varmis demek ki. soyleyemedigim her daha da incitecek sozu yutkunurken, siradanliklar icin kizginliklarim cikiyor simdi bir bir. cok az soyledigim zamanlarin acisi, suskunluklarimin sana verdigi huzuru, simdi baskalarini incitiyor. hem de artik tum bir hayat boyu. simdi biraz daha da yabanciyiz sanki. oyle ki bir gun yine karsilasirsak "ya" ve "aci" kalicak geriye tek, birbirimize bakislarimizda. korkma.
Thursday, November 25, 2010
Tuesday, October 05, 2010
gray scale
when are we gonna leave?
when are we gonna leave?
what do we have to give?
what do we have to leave behind?
take away
everything and run.
but hurt
can't be done for fun.
i can't stay forever.
i need plenty of sun!
Sunday, February 21, 2010
Saturday, February 06, 2010
six years of paris
paris tüm yıllar yılı heveslerime rağmen, bisikletli melekler şehri olmaklığından çıkıp iyice iyice başkalaşırken, benim önüm arkam sağım solumun başı iş birikintilerinden aşkınken, bu evsizler ve parizyen kalabalıklı metrolara binmemek için otobüsleri keşfe dururken ben, içimde taa yanıbaşımdakine bir özlem, kalpiçimdekilere bir dokunabilme isteği büyür de aldırmazken, şimdi hepsi bir bir sis olmuş üzerimde geziniyor, çiğ çiğ tenimden süzülüyorlar ellerime doğru.
avuçlarımı açıp tutmak, sonra da onlara tutunmak istiyorum artık.
olabilir mi?
Friday, January 15, 2010
Subscribe to:
Posts (Atom)