paris tüm yıllar yılı heveslerime rağmen, bisikletli melekler şehri olmaklığından çıkıp iyice iyice başkalaşırken, benim önüm arkam sağım solumun başı iş birikintilerinden aşkınken, bu evsizler ve parizyen kalabalıklı metrolara binmemek için otobüsleri keşfe dururken ben, içimde taa yanıbaşımdakine bir özlem, kalpiçimdekilere bir dokunabilme isteği büyür de aldırmazken, şimdi hepsi bir bir sis olmuş üzerimde geziniyor, çiğ çiğ tenimden süzülüyorlar ellerime doğru.
avuçlarımı açıp tutmak, sonra da onlara tutunmak istiyorum artık.
olabilir mi?