aralığın bu yağmurlu gününde itiraf edeyim: kıvrılarım tüm maddesellikleriyle karşınızda! elimden kaçıp gidiyorlar, engelleyemiyorum. bilir misiniz, bu şehir gibisinde deniz yok, martılarla uyanırım. pazar kilise çanları, cumartesi kızarmış ekmeklerin serenatları ve arkalarda hep aynı şarkı.. belki de, şehirler ne kadar küçük olurlarsa o kadar uzun isimler seçerler kendilerine merak edilmek için. büyüsüne kapılmayın!
(p.s.: türkiye'ye dönünce çantamda gauffre'lar, kiremit rengi bisküviler, beyaz orkide parfümler ve belki de en sevdiğim peynirler olacak. (belirtmeden geçemeyeceğim)